BOŞANMA BULAŞICI MI?
Yaşamımız boyunca arkadaşlarımızdan, grubumuzdan akrabalarımızdan içinde bulunduğumuz toplumun baskın kültüründen etkileniriz. İş evlilik ve boşanma kararına geldiğinde ise farkında olsak da olmasak da bu etki kendini daha çok hissettirir.
Boşanmanın bulaşıcı olup olmadığına yapılan çalışmalar ile örnekler vermek istiyorum.
Amerika'daki Brown Üniversitesi'nde 32 yıl boyunca 'boşanma' konulu araştırmayı psikolog Rose McDermott, yakın bir arkadaşı veya akrabası boşanan çiftlerin ayrılma ihtimallerinin yüzde 75 arttığını açıkladı.
Peki neden? Boşanan insanlar, evliliklerinin veya eski eşlerinin hep olumsuz yönlerini hatırlarlar. Bunun yanında boşanan insanlar, nasihat, öğüt ve önerilerinde kendi yaşadıklarından çıkardıkları tecrübeleri aktarırlar. Aldatılanın, güven noktasını , şiddet görenin öfkesizliği ,ilgisiz kalanın ilgiyi ön plana koyması gibi. Yani kim neden ayrılmışsa ona yönelik telkinde bulunması yüksektir. Bu durumda boşanan kişiler, çevrelerinde veya akrabalarındakilere benzer telkinlerde bulunur ve karşı cinse olan güvensizliklerini ve evlilik kurumuna olan inançsızlıklarını aktarırlar.
Aldatılmış bir insanın, çocuğuna veya kankasına evliliği önermesini bekleyemeyiz. Yada evliliğinde hep mutsuz olan birinin boşandıktan sonra evlenmeye teşvik etmesini beklemek zordur. Ya da boşanan kişinin sağlıklı bir otopsisinden sonra mümkündür.
Oysa temel sorun ,boşanan kişinin durumunu ve yaşadıklarını genellemesidir. Yani aldatılan erkeğin, her kadının aldatabileceğini iddia etmesi, ilgisizlikten boşanan bir kadının ise her erkeğin aynı olduğunu iddia etmesi gibi. Bu telkinler ile büyüyen veya bu telkinleri sohbetmiş gibi arkadaşlarından alan kişilerin etkisinde kalmaması mümkün değildir. Araştırma sonucunda da görüldüğü gibi % 75 oranında insanların etkilenme oranı vardır.
Türkiye'de boşanmış kadınların yüzde 53,56'sının, erkeklerin ise yüzde 52,86'sının kardeşi boşanmış. Bu veri bize gösteriyor ki 1. Derecedeki akrabaların model olma ve etkileme oranı % 50 üzerindedir. O halde boşanma kararının iki kişi arasında değil, genetiğine işlenecek 2-3 kuşağı etkilemesinden bahsedebiliriz.
Başka bir araştırmada;Türkiye'de boşanma üzerine yaptırılan ilk resmi araştırma sonucunda da boşanan çiftlerin ailelerinde de daha önce boşanmaların gerçekleşmiş olduğu sonucu çıktı. Araştırmada; boşanan kadınların yüzde 36,4'ünün, erkeklerin ise yüzde 25,8'inin ailesinde boşanmalar olduğu tespit edildi. Araştırma da "Daha önce ailede olan boşanmaların diğer boşanmalar için örnek teşkil ettiği söylenebilir." Bu araştırmada da boşanmanın ailenin evlilik kurumuna olan bakış açısının da bir yansıması olduğu kadar, ailenin psikolojik yapısı, yetişme tarzı,anne-babanın birbiri ile olan ilişkisi de birer neden olarak gösterilebilir.
Birebir gördüğüm üç kuşak boşanan aileler ile çalıştığımda, boşanma-sevgiliden ayrılma gibi algılandığını , yine bunun yanında,boşanmayı bir rest çekiş,varoluşunun kanıtı olarak algılayanlar ve boşanan anneye rağmen evliliğini yürütmeye çalışmayı da anneye veya boşanan kardeşlere bir haksızlık olarak algılanları da görmek mümkün.
Başa dönersek, kötü sahneler akılda daha çok durur. Ayrıca biten bir ilişkide daha çok son zamanlar hatırlanır. boşanan bireylerin zaten son zamanları acı ve üzüntü ile doludur. Sonuçta hiçbir ayrılık acısız olmaz. Lafta söylense de kimse arkadaşça boşanamaz. O halde boşanan kişi, evliliğini hep son şekliyle hatırlar ve ona göre evlilik yorumu yapar. sorun, insanın 10 yıllık evliliğini son 6 aya indirgemesi ve öyle yaşanmış gibi yansıtmasıdır.
Boşanan biri doğru bir analiz yapsa ve yol gösterse de güven sorunu oluşabilir. Zaten evli birinin boşanmış birinden yardım istemesi de yardım isteyen açısından güvenilir bulunmayabilir. Boşanan kişinin, objektif olması için profesyonel olması ya da biten evliliğini çok iyi aşması ve otopsisinin çok iyi yapması gerekir. Boşanan kişi, evliliğinde sorun yaşayan birine yol gösterse, evli olan kişi bunu neden evliliğinde uygulamadı diyebilir güven sorunu yaşanabilir.
Tabi olay sadece akraba veya arkadaşlar ile alakalı değil. Mesela ünlü şahsiyetlerin (!) rahatça boşanması ve evlenmesi de evlilik kurumuna olan saygıyı sarsar. İnsanlar, o bile boşanıyorsa benim gibi sıradan bir vatandaş kimin umrunda diyebilir. İşte burada, televizyon yüzleri, politikacılar, statü ve mevki sahipleri vs. kişilerin boşanması toplumu bu davranış konusunda cesaretlendirir.
Tabi bunun yanında herkes olumsuz anlam çıkarmayabilir. Mesela, Arkadaşım ilgisizlik yüzünden boşandı diyen biri, evliliğini korumak için daha ilgili davranabilir. Yani ders çıkarabilir. Bu da mümkün. Fakat insanımız genelde sorun anında savaşmak yerine sıyışmayı seçiyor. Çünkü kolay olan bu. Çünkü savaşmak için yeterli duygusal güç ve yöntem yok. Aileler çocuklara sorun çözme becerisi kazandırmamakta.
Boşanmanın bulaşıcılığı açısından bakıldığında, boşanan ebeveynlerin çözüm konusunda çocuklara yeterli bir mirası olmayabilir. Yani kendi evliliğinde çözümsüz olan anne-babalar çocuklarına da faydalı olamayabilir. Bu açıdan ailede çözümsüzlük, bir çözüm yöntemi haline dönüşür. Yani otomatik olarak sanki çözümü yokmuş dercesine boşanmaya sürüklenirsiniz.
Bunun yanında ,(anne-baba veya çocuğun) boşananın olduğu ailelerde boşanmak isteyen bireye sosyal baskı uygulama gücü azalmıştır. Yani sigara içen babanın oğluna sigara içme demesi gibi. Ebeveyn boşanmışa bu konuda çocuğuna söz geçirmesi veya sosyal-kültürel-dini motifleri kullanıp baskı yapma gücü azalır. Zaten toplumumuzda aileler destek verirse boşanma oranları kanımca %200 artar.
Yine boşanan arkadaşların, boşandıktan sonra sanki her şey çok güzel oldu. Özgürlüğüme kavuştum, katlanmaya değmez gibi ifadeleri ,evliliğinde sıkıntı yaşayan aile bireyleri veya arkadaşları için çekici gelmektedir. Aynı zamanda ebeveyni boşanan çocuklarda bu tip yorumlar ile evliliği çoğu kez denemek için yaparlar. Bilinç altında ise evliliğinin bir gün biteceği veya eşinin korktuğu gibi olacağına dair otomatik düşünceleri vardır. Bu nedenle bu inançla evlilik yapanlar, daha tahammülsüz ve küçücük olaylara bile gereğinden fazla tepkiler vererek bertaraf etmeye çalışırlar. Aynı zamanda “kendini gerçekleştiren kehanet” denilen döngüye yakalanıp farkında inançlarının alt yapısını hazırlarlar.
Burada toplumun yanlış algılarını da değinmek lazım. Boşanan kadına veya erkeğe bakış açısı gibi. Onlara vebalı gibi bakmak, ahlaki yapılarını sorgulamak, arayışta olduklarını zannetmek onlarla arkadaş olanların boşanmaya neden olacağı gibi düşünceler önyargıdan ibarettir. Bu yorumlar –elma-armut ayrımı yapamamaktır. O nedenle evlilik bir durumdur. Boşanmak ise bir durum değişikliğidir. Bizim amacımız her zaman doğru zamanda doğru durumda olmayı sağlamaktır
İletişim tel: 0505 767 58 85